Zagnus

Haberler

Güncel Haberler
İşler: 'Cemaat dershane olayından sonra...'
Zagos tarih 14.02.2014, 17:17 (UTC)
 Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, "Cemaat artık cemaat olmaktan çıktı. Son zamanlarda, bu dershane olayından sonra tamamen bir siyasi parti gibi davranıyor, bir güç odağı şeklinde davranıyor. Dolayısıyla o zaman siz siyaset yapacaksanız, bunu cemaat şemsiyesi altında, hizmet hareketi vs. altında değil de o zaman bir siyasi parti ismi altında yapın. O zaman bu siyasi partiyi kurun. Ama şahsi kanaatim, parti kurmaya cesaret edemeyecekleri yönünde" dedi
İşler, A Haber televizyonunda katıldığı canlı yayında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı ve değerlendirmelerde bulundu.Eski Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın tahliye edilmesiyle ilgili soru üzerine İşler, bunun bir yargı kararı olduğunu, saygı duyduklarını ve yargılamasının tutuksuz devam edeceğini düşündüğünü söyledi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün internet yasasına ilişkin sözleri hatırlatılarak değerlendirmesi sorulan Emrullah İşler, "Öncelikle bu yasanın basında sansür olarak takdim edilmesini kesinlikle reddediyoruz" diye konuştu.Özel hayatın gizliliği ve kişisel hakların ihlali konusunda bir düzenleme yaptıklarını anlatan İşler, internet üzerinden yaşanan şantaj olaylarını hatırlattı. Mevcut yasaya göre bir yayınla ilgili 5 günden önce tedbir alınamadığını belirten İşler, yeni düzenlemeyle Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına (TİB) başvuruyla 4 saat içinde yayının durdurulacağını, mahkemenin de konuyla ilgili 48 saat içinde karar vermesi gerektiğini aktardı.

İşler, AK Parti ne yaparsa yapsın bir odağın sürekli kriz çıkarma gayreti içinde olduğunu ifade ederek, "Türkiye'deki en büyük sorun muhalefet sorunu. Muhalefetin seviye sorunu var, muhalefetin ilkesizliği sorunu var. Dolayısıyla ne yaparsak yapalım iyiyi bile kötü takdim etme gayreti içindeler" diye konuştu.

Mevcut durumun daha yasakçı olduğunu, kapatma kararıyla tüm sitenin kapatıldığını belirten İşler, yeni düzenlemeyle sadece ilgili sayfanın kapatılacağını, burada da ileri bir adım olduğunu söyledi.

Fezlekeler

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantısında eski İçişleri Bakanı Muammer Güler ve oğlu Barış Güler arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtlarını dinletmesi ve kayıtların içeriğine ilişkin soru üzerine İşler, "Özellikle Meclis çatısı altında bir genel başkanın bu kadar çıtayı düşürmesi son derece yanlış" dedi. İşler, süren bir dava olduğunu ve soruşturmanın gizliliğinin ihlal edildiğini kaydetti. İşler, Kılıçdaroğlu'nun bunu parlamento çatısı altında yapmasının nedeninin dokunulmazlık olduğunu ileri sürdü.

AK Parti'nin bu konuda dava açıp açmayacağı yönündeki soru üzerine İşler, "O konuda bilgim yok ama olsa olsa ilgili şahıs kendisi açabilir herhalde, parti niye açsın? Parti olarak zannetmiyorum" dedi.

Başbakan Yardımcısı İşler, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun kendisiyle ilgili fezlekeye yönelik "Başım üstüne ancak bakanlarla ilgili fezleke niye gelmiyor?" şeklinde konuştuğunun ifade edilmesine karşılık, fezlekelerin hemen akşamdan sabaha Meclis'e gelmediğini, Meclis'de bin 15 fezleke bulunduğunu söyledi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bir yıl önce yaptığı konuşmadan dolayı fezlekenin yeni geldiğini ifade eden İşler, "Bakanlar hakkında fezleke gönderilmesi olayı zaten yanlış bir uygulama. Adalet Bakanlığının bu konuda genelgesi var, Anayasanın amir hükmü var, Meclis iç tüzüğünün 107. maddesi var. Bunlara baktığınız zaman bakanlarla ilgili Adalet Bakanlığına fezleke gönderilmesi yanlış. İddia varsa Meclis'te soruşturma açılır ve yüce divana giderler" ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantısında kendisine itiraz eden partiliye yaptığı davranışın, ne kadar tahammülsüz olduğunu gösterdiğini savunan İşler, "Kendileri tahammülsüz, ellerine fırsat geçse diktanın alasını yapacaklar. Bizi de kendileri gibi görüyorlar ama yanlış, biz böyle değiliz. Biz kesinlikle yasaklarla mücadele ettik. Sansüre karşıyız" görüşünü aktardı.

Gazetelerin yarısından fazlasının manşetten AK Parti'yi, hükümeti ve Başbakan Erdoğan'ı eleştirdiğini, hakarete varan üsluplar kullanıldığını dile getiren İşler, "Dolayısıyla sansür uygulanması veya yasakçı durum söz konusu değildir. Bizdeki özgürlük inanın dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur. Hiçbir batı ülkesinde bu şekilde hükümet başkanlarına, devlet başkanlarına, bakanlara birinci sayfadan, manşetten, sürmanşetten hakaret yapamazsınız, yaptırmazlar" dedi.

"HSYK felç oldu"

HSYK düzenlemesiyle ilgili soru üzerine İşler, konuyu anayasal düzlemde çözmek için attıkları adımların karşılıksız kaldığını, bu nedenle Kanun'un verdiği yetkiyle Meclis'te yasayı değiştirerek bu düzenlemeyi yapma gayreti içinde olduklarını belirtti.

İşler, "Geçen sürede şunu gördük: HSYK, son iki toplantısında toplanamadı. HSYK üyeleri bir anda hepsi birden hasta oluyor, rapor alıyor belli sayıda insanlar. Toplantı yeter sayısına ulaşamadığı için de HSYK toplanamıyor ve bu HSYK, şu an felç durumda. Dolayısıyla son yaşanan olaylarda bizim hemen konunun üzerine acilen gitmemizi gerektirdi. Buna binaen bugün genel kurula saat 14.00'te gelecek ve inşallah ilgili kanunu, ilgili maddeleri yasallaştıracağız. Biz yasayı yapmakla yükümlüyüz. İktidar partisi olarak Bu konuda kararlıyız. Yasayı inşallah en kısa zamanda, bugün yarın tamamlayıp Cumhurbaşkanının onayına göndereceğiz" diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendi oğlu ve bazı eski bakan çocuklarının haklarındaki davalarla ilgili savcılara dava açacaklarını belirtmesinin, muhalefet tarafından savcılara gözdağı olarak değerlendirildiğinin aktarılması üzerine İşler, "Bir insan kişilik haklarının ihlal edildiğini, saldırıya uğradığını, mağdur edildiğini düşünürse, ki düşünüyor insanlar, bunu hukuk çerçevesinde aramasını gözdağı olarak yorumlamak nasıl izah edilebilir. Bu bir hak arayışıdır" dedi.

Ergenekon ve Balyoz davalarında yargıyı, hukuk sistemini eleştiren Kılıçdaroğlu'nun bugün aynı yargıya "dört elle sarıldığını" ifade eden İşler, "Burada da çifte standart var. Bir takım AK Parti ve hükümete karşı yapılan operasyonlar neticesinde yargıyı baş tacı etti. Dün eleştirdiği yargıyı bugün Kılıçdaroğlu baş tacı etti. İşte seviyesizlik ve ilkesizlik burada değil mi?" görüşünü savundu.

Çözüm süreci

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın, "çözüm süreci koptu kopacak" şeklindeki sözleri hatırlatılan İşler, sürecin planlandığı şekilde yürüdüğünü, 1 yıldır kan ve gözyaşı akmadığını, seçim kampanyalarının hür ortamda yapıldığını söyledi.

Çözüm sürecinin AK Parti'nin sandıkta yenilgiye uğratmak isteyenlerce baltalanmak istendiğini dile getiren İşler, 2023 hedeflerine ulaşılabilmesi için terörden kurtulmak gerektiğini, çözüm sürecinin böyle okunmasıyla doğru noktaya ulaşılabileceğini söyledi. İşler, Demirtaş'ın seçim nedeniyle böyle bir dil kullandığını düşündüğünü ifade etti.

"Başbakanımız kararından dönmez"

"AK Parti'de üç dönemden fazla milletvekili olmama yasağının değiştirilebileceği" iddialarının sorulması üzerine İşler, konunun uzun zamandır tartışıldığını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da defaatle açıklamalar yaparak bunu reddettiğini söyledi.

Bir takım odakların bunu sürekli gündeme getirdiğini dile getiren İşler, "Tayyip Erdoğan'ı, Tayyip Erdoğan yapan sözünün arkasında durmasıdır. Sayın Başbakanımız söylemişse kesinlikle bunu uygulayacaktır, bu konuda kesinlikle taviz vermeyecektir. Sayın Başbakanımızı çok iyi tanıyorum. Bu karardan bir dönüş söz konusu değil. Sayın Başbakanımız bu işin başında olduğu sürece kararından vazgeçmez. Ondan sonra ilerde ne tür gelişmeler olur onu bilemem ama partimizin de bu ilkeden taviz vereceği kanaatinde değilim" diye konuştu.

"Cemaat maalesef kaybeden taraf olmuştur"

"Cemaatin parti kurup kurmayacağı" konusundaki bir soruyu yanıtlarken de İşler, şunları kaydetti: "Benim kanaatim, keşke parti kursalar, siyasi hayata geçseler. Çünkü cemaat artık cemaat olmaktan çıktı. Son zamanlarda, bu dershane olayından sonra tamamen bir siyasi parti gibi davranıyor, bir güç odağı şeklinde davranıyor. Dolayısıyla o zaman siz siyaset yapacaksanız, bunu cemaat şemsiyesi altında, hizmet hareketi vs. altında değil de o zaman bir siyasi parti ismi altında yapın. O zaman bu siyasi partiyi kurun. Ama şahsi kanaatim, parti kurmaya cesaret edemeyecekleri yönünde. Bir takım diğer partilerle dirsek temasında bulunarak bu şekilde siyasi emellerini gerçekleştirme gayretinde olacaklarını düşünüyorum."

Dershane olayı başladığında "cemaat bir akıl tutulması yaşıyor, sergilediği tavır bunun bir göstergesi" dediğini anlatan İşler, "4 ay önceki Türkiye kamuoyundaki cemaat algısı ile bugünkü cemaat algısı arasında dünya kadar fark var ve maalesef kaybeden taraf olmuştur" ifadesini kullandı.

Cemaate hizmet eden, saygı duydukları on binlerce insan olduğunu belirten İşler, bu kişilerin bugüne kadar vefakar, cefakar ve halisane şekilde çalıştıklarını bildirdi. İşler, "Bu güzel insanların güzel imajının arkasına sığınarak böyle kirli işlerin yapılması kabul edilebilir bir durum değildir. Hem o insanlardan hem de milletimizden özür dilenmeli" diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri

"Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar siyasetin daha da sertleşeceği yönündeki yorumları paylaşıyor musunuz?" sorusu üzerine İşler, 17 ve 25 Aralık operasyonlarının esas hedefinin Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğunu ifade etti.

İlk defa cumhurbaşkanını doğrudan milletin seçeceğini anımsatan İşler, "Milletin seçeceği cumhurbaşkanını şimdiden manipülasyon etmeye başladılar, seçtirmek istemiyorlar, bunun kritik eşiği de 30 Mart. '30 Mart seçimlerinde AK Parti gerilerse, kaybederse o zaman adayının cumhurbaşkanlığına çıkışını engelleyebiliriz' hevesindeler ama başaramayacaklar" dedi.

AK Parti'nin tüm kamuoyu yoklamalarında yüzde 45-50 bandı arasında seyrettiğini anlatan İşler, önceki yerel seçimde ülke genelinde yüzde 38,5 olan oy oranının üzerine, en az 8-10 puan koyacaklarını düşündüğünü kaydetti.

"Bitmişliğin, tükenmişliğin, çaresizliğin göstergesi"

İşler, "Bir televizyon dizisindeki Hz. Muhammed ile ilgili görüntülere ilişkin RTÜK ile konuşup konuşmadığına" dair soruyu yanıtlarken de "Böyle bir görüşmem söz konusu değil. Yapılan yayından sonra tabii ki RTÜK'ün harekete geçme ihtimali var. Onlar bağımsız, kendi kararlarını kendileri alırlar. Harekete geçerler geçmezler veya gerek görürler, görmezler, onların kendi bileceği bir iş" dedi.

Hz. Peygamberin reklam aracı olarak kullanılması ve siyasi emellere alet edilmesinin çok çirkin olduğunu belirten İşler, "Burada da tabii şu mesaj verilmek isteniyor bu malum kanal tarafından; hükümetle girdikleri kavgada 'Hz. Peygamber de bizim yanımızda' mesajını vermek istiyorlar, 'Maneviyat aleminden de destek alıyoruz' mesajını vermek istiyorlar ama bunun aynı zamanda bir bitmişliğin, tükenmişliğin, çaresizliğin göstergesi olarak okunması lazım" şeklinde konuştu.

Yurt dışında oy kullanılması

İşler, "Yurt dışında kullanılan oyların güvenliği nasıl sağlanacak" sorusu üzerine, en çok Türk vatandaşının yaşadığı Almanya'da bir milyonun üzerinde kişinin oy kullanacağını hatırlattı. Alman makamlarıyla bu konunun görüşüldüğünü, güvenlik hassasiyetinden dolayı 7 bölgede oy kullanılması kararı verildiğini dile getiren İşler, en uzaktaki vatandaşın, bu bölgelere 2 saat içinde gelebileceğini kaydetti.

İşler, "Seçim günü sandık başında provokasyonların yaşanabileceğine dair haberler çıktığına" ilişkin soruyu da, "Son yaşanan olaylardan sonra bir takım provokasyon olabilir şeklinde kamuoyunda beklenti var. Ama biz hükümet olarak gerekli tedbirleri alıyoruz, alacağız. Seçim sonuçlarıyla ilgili de manipülasyon yapılmasını kesinlikle önleyeceğiz" diye yanıtladı.
 

Müslümanları neden öldürüyorlar?
Zagos tarih 12.02.2014, 18:56 (UTC)
 Orta Afrika Cumhuriyeti’nde Bangui’de Hristiyanların saldırılarından kaçan Müslümanlar çareyi camiye sığınmakta buldu. Bitmek bilmeyen çatışma ortamının sebebi ise Hristiyanların Müslümanları eski Seleka isyancılarına destek vermekle suçlaması.

Orta Afrika Cumhuriyeti'nde Müslüman ve Hristiyan gruplar arasındaki gerginlik sürerken, başkent Bangui'de Müslümanların yaşadığı mahalledeki cami, Hristiyan çetelerin saldırısından kaçan yüzlerce Müslümana sığınak oldu.

Yıllarca Hristiyanlarla uyum içinde yaşadıklarını anlatan ve adının Marriam olduğunu söyleyen yaşlı bir kadın, Hristiyanları kast ederek "Akıllarını kim zehirledi de bu cinayetleri işliyorlar, bilmiyorum" dedi. Bir ağacın altında eşyasıyla oturan ve sözlerini gözyaşları içinde sürdüren Marriam, "Bu bizim ülkemiz ama gitmemizi istiyorlar ve aksi halde bizi öldüreceklerini söylüyorlar" dedi.

Çoğunlukla Müslümanların yaşadığı "5 Kilometre" adlı mahalledeki cami, yemek yapan kadınlar, oyun oynayan çocuklar ve öğle namazına hazırlanan erkeklerle dolu. İmam Ahmed Tijani'ye göre camiye sığınanların sayısı sürekli değişiyor. Bölgede saldırı olduğunda sayı aniden artsa da genelde burada kalanların sayısı 500 ila 700 arasında değişiyor.

Tam anlamıyla bir mülteci kampına dönen caminin önünde eşya yüklü kamyonlar da var ve bu araçlar büyük olasılıkla Müslümanların kaçış güzergahında yer alan Çad ve Kamerun'a gitmek üzere bekliyorlar.

“BURADA GÜVENDEYİZ”

Camide kendini güvende hissettiğini söyleyen Fatima Mahamat, Miskine bölgesinde yaşadığını ancak bir akşam Hristiyan çetelerce evine saldırı düzenlenmesinin ardından oradan kaçtıklarını anlatıyor. Mahamat, çetelerin evlerini yağmaladığını belirtiyor. Camiye sığınan Müslümanların çoğunun hikayesi birbirine benziyor. Kimi kırsal kesimden gelen ve camiye sığınanlar arasında aile fertlerinin ve yakın arkadaşlarının cinayete kurban gittiğine tanık olanlar da var.

HRİSTİYANLAR MÜSLÜMANLARI SUÇLUYOR

Ülkede çoğunluğu oluşturan Hristiyanlar, Müslümanları eski Seleka isyancılarına destek vermekle suçluyor. Orta Afrika Cumhuriyeti'ndeki olaylar, çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu Seleka isyancılarının, Hristiyan Devlet Başkanı François Bozize'yi geçen yıl mart ayında devirmesiyle başlamıştı.

Bozize'nin ardından göreve gelen Michel Djotodia, uluslararası ve bölgesel baskıların artması üzerine istifa etmiş, yerini Bangui Belediye Başkanı Catherine Samba-Panza almıştı. Ülkede eski Seleka isyancıları ile Hristiyan anti-Balaka milisleri arasında çatışmalar sürerken, Catherine Samba-Panza'nın göreve gelmesinin ardından Müslümanlara yönelik şiddetin arttığına işaret ediliyor.
 

Gazeteciler Örgütü basın özgürlüğü raporunu yayınladı
Zagos tarih 12.02.2014, 18:07 (UTC)
 Afganistan, Ürdün ve Irak gibi ülkelerin gerisinde kalan Türkiye’den raporda, “problem ülke” olarak bahsedilirken Gezi Parkı eylemlerinde 153 gazetecinin yaralandığı, 39’ının gözaltına alındığı hatırlatıldı. Ve şu ifadeler kullanıldı:

''2014 SİVİL HAKLAR AÇISINDAN BELİRLEYİCİ YIL''
"Bölgesel emellerine rağmen, 154. sıradaki Türkiye’de basın özgürlüğü konusunda hiçbir gelişme görülmedi. Türkiye 'en büyük gazeteci hapishanelerinden' biri olarak tanımlanmaya devam ediyor. Gezi Parkı isyanı, güvenlik güçlerinin baskıcı yöntemlerini, otosansürdeki artışı, Başbakan’ın popülist söylemlerinin tehlikelerinin fark edilmesini sağladı. Yaklaşan seçimler, barış sürecindeki belirsizlik nedeniyle 2014’in Türkiye’deki sivil hakların geleceği açısında belirleyici bir yıl olması muhtemel."

ABD 13 SIRA GERİLEDİ
Raporda ABD gibi demokratik ülkelerde de basın özgürlüğünün artan bir tehditle karşı karşıya olduğu belirtildi. Paris merkezli kuruluş, ulusal güvenlik nedenleriyle yapılan dinlemelerin "dünya çapında bir tehdit" oluşturduğuna dikkat çekildi. Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşanan Edward Snowden vakası, Wikileaks'e bilgi sızdıran Bradley Manning'i mahkum etmesi ve Associated Press ajansının telefon kayıtlarının ele geçirilmesi gibi olaylar ülkenin 13 sıra birden gerilemesine neden oldu. Bu, 'şimdiye kadar görülen en hızlı düşüş' olarak kayıtlara geçerken ABD 46'ıncı sıraya yerleşti.


BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ LİSTESİ
1.Finlandiya
2. Hollanda
3. Norveç
4. Lüksemburg
5. Andorra
6. Lihtenştayn
7. Danimarka
8. İzlanda
9. Yeni Zelanda
10.İsveç

128.Afganistan

132.Endonezya

133.Tunus
134.Umman
135.Zimbabve
136.Fas
137.Libya
138.Filistin
139.Çad
140.Hindistan
141.Ürdün
142.Burundi
143.Etiyopya
144.Kamboçya
145.Myanmar
146.Bangladeş
147.Malezya
148.Rusya
149.Filipinler
150.Singapur
151.Meksika
152.Kongo
153.Irak

154.Türkiye

155.Gambiya
156.Svaziland
157.Belarus
158.Pakistan
159.Mısır
160.Azerbaycan
161.kazakistan
162.Ruanda
163.Bahreyn
164.Suudi Arabistan
165.Sri Lanka
166.Özbekistan
167.Yemen
168.Ekvator Ginesi
169.Cibuti
170. Küba
171. Laos
172. Sudan
173.İran
174.Vietnam
175.Çin
176.Somali
177.Suriye
178.Türkmenistan
179.Kuzey Kore
180.Eritre

 

Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'nin fezlekeleri Meclis'te
Zagos tarih 12.02.2014, 18:02 (UTC)
 Meclis'e tam 25 ayrı fezleke geldi. O fezlekelerden biri eski AB Bakanı Egemen Bağış hakkında. Ama fezlekenin nedeni Bağış'ın CHP'li Kamer Genç'e hakaret ettiği iddiası. 17 Aralık operasyonu sonrası 4 eski bakan ile iligili hazırlanan fezlekeler Meclis'e gönderilenler arasında yok ama CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hakkında düzenlenenler artık Meclis'te.

Kılıçdaroğlu'nun hakkındaki fezleke, Kayseri Belediye Başkanı'na hakaret ettiği gerekçesiyle düzenlenirken, Bahçeli'nin fezlekesi Bursa'da yaptığı konuşmada suç işlemeye tahrik ettiği gerekçesiyle düzenlendi.

Bahçeli'nin fezlekesinin Meclis'e gönderilmesini MHP Genel Sekreteri Ataman,17 Aralık operasyonu sonrası hakkında fezleke hazırlanan dört eski bakanı hatırlatarak "ironik" olarak niteledi, Ataman, "tabutluklarda yılmayan milliyetçilik, dokunulmazlığın kaldırılacağı şantajıyla hiç yılmayacaktır" dedi.

Erdoğan Bayraktar, Egemen Bağış, Muammer Güler ve Zafer Çağlayan hakkında 17 Aralık operasyonu sonrası hazırlanan fezlekeler, Adalet Bakanlığı'na gönderilmişti.

Bakanlık "doğrudan Meclis'e iletilmeli" diyerek savcılığa iade etmişti.
 

Yenilenebilir Enerji İle 12 Milyar Liralık Tasarruf
Zagos tarih 12.02.2014, 13:01 (UTC)
 Enerji Bakanı Taner Yıldız, 'Yenilenebilir enerji kaynakları sayesinde doğal gaz ithalatında yıllık 12 milyar liralık tasarruf yapılıyor' dedi
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, son 10 yıldır devreye aldıkları yenilebilir enerji kaynakları sayesinde doğal gaz ithalatında yıllık 12 milyar liralık tasarruf yapıldığını, söz konusu enerji kaynaklarıyla gelecek 49 yıl içinde 600 milyar liralık doğal gaz ithalatının engelleneceğini söyledi.Yıldız, Bakanlık binasında düzenlenen Türkiye Biyokütle Enerjisi Potansiyel Atlası (BEPA) tanıtım toplantısında, ABD, Çin gibi gelişmiş ülkelerin biyokütle enerjisine yoğun ilgi gösterdiğini belirtti.

Ülkenin tüm kaynaklarının etkin bir şekilde değerlendirmesi gerektiğini vurgulayan Yıldız, bu kapsamda son 10 yıldır devreye aldıkları yenilenebilir enerji kaynakları sayesinde doğal gaz ithalatında yıllık 12 milyar liralık tasarruf yapıldığını, söz konusu enerji kaynaklarıyla önümüzdeki 49 yıl içinde 600 milyar liralık doğal gaz ithalatının engellediğini belirtti. Elektrik üretiminde doğal gazın payının azaldığına dikkati çeken Yıldız, "Bu yıl kuralık olma ihtimali var. Böyle bir durum olduğunda, ümit ediyoruz ki mart-nisan yağmurlarıyla bu açığımızı kapatmış oluruz. Yapamazsak doğal gaz kullanımındaki miktar biraz daha artmış olacak" değerlendirmesinde bulundu.

-Ankara'nın enerjisi biyokütleden-

Yıldız, biyokütle kaynaklı üretilen elektriğin Karabük'ün yıllık tüketimine denk geldiğini ifade ederek, "Şu anda Türkiye'de biyokütle ile alakalı 237 megawatt kurulu güç bulunuyor. 157 milyon tonluk hayvansal atık, 142 milyon ton da bitkisel atık , 30 milyon ton civarında da çöplerimiz var. Çöpten elektrik elde etmek, bizim çevreye olan borcumuzun da bir kısmını ödediğimiz anlamına geliyor. Bütün çöpleri enerjiye döndürdüğümüzde, çevreye karşı çok büyük kazanım elde etmiş olacağız. Hedefimiz Ankara Adana ve Eskişehir'in bütün elektriğini bu tip enerji kaynaklarından elde etmek" diye konuştu.

Ankara'daki çöplerden toplamda 30 megawattlık bir enerji üretimi yapıldığını kaydeden Yıldız, "Diğer illerimizde de birer ikişer devreye giriyor. Bununla alakalı, 2023 yılına kadar bin 500 megawatt civarında bir gücü devreye almamız, ülke için enerji tasarrufu, çevreyle ilgili büyük bir temizlik olacağını düşünüyorum. Bunların her biri bizim için miktardan daha ziyade, yerli kaynak olması hasebiyle iyi olacak" ifadesini kullandı.
 

Ağaoğlu, Kartal’daki dev projeyi Dap Yapı’ya bıraktı
Zagos tarih 12.02.2014, 08:10 (UTC)
 AĞAOĞLU ve Dap Yapı Kartal’da 1.3 milyar TL proje için el sıkışmıştı. Emlak GYO ile arsa karşılığı gelir paylaşım olarak başlayan projede yüzde 51 ile işe giren Ağaoğlu’nun payı yüzde 0.50’ye düştü.
EMLAK Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nın Kartal’daki denize sıfır 60 dönümlük arsası için yaptığı ihalede en yüksek teklifi, 1 milyar 335 milyon liralık hasılat taahhüdü ile DAP Yapı-Ağaoglu ortaklığı kazanmıştı. Aralık 2012’de ihalesi yapılan marina, otel, rezidans, AVM, okul ve hastaneden oluşacak projede ortaklık yapısı değişti. Daha önce geliştirdiği ‘My konseptli’ projeleriyle tanınan ve Kartal’daki projede yüzde 51 hak sahibi olan Ağaoğlu şirketlerinden Eltes İnşaat’ın payı yüzde 0.50’ye düştü. Dap Yapı’nın payı yüzde 99.50’ye çıktı.

“ALİ BEY ÇIKMAK İSTEDİ”

Dap Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz, “Emlak Konut GYO’ya olan sorumlulukları nedeniyle tamamen çıkmadılar ama artık sorumluluk bizde. Zaten projenin başında Ali Bey’e biz ortaklık teklif etmiştik. Hisse oranının değişmesi bir sorun oluşturmaz” dedi. Yılmaz, projede seçim öncesi ön satış, seçim sonrası da resmi satışların başlayacağını ifade etti. Dap Yapı’ya destek olmak için ihalede yer aldıklarını söyleyen Ali Ağaoğlu ise “İhalde yeterlilik oranı için bulunduk. Temsili bir oranla projede kalmaya devam edeceğiz. Bölgede tecrübe sahibi Dap Yapı bu işi hakkıyla yapar. Zaten süreci Dap Yapı yönetiyordu. Yoğun bir dönemdeyiz ve bu iş için zaman ayıramadık. Projede kalıcı olmak isteseydik Eltes şirketiyle değil Akdeniz İnşaat ile katılırdık” dedi. Projeden çekilme kararlarının 17 Aralık ve sonrası ile ilgili olmadığını belirten Ağaoğlu, diğer yatırım planlarında beklemeye geçmeyeceklerini dile getirdi.

542 milyon Emlak Konut’un

KARTAL sahilindeki arsa üzerinde toplam 141 bin 896 metrekare inşaat alanı bulunuyor. Bunun 122 bin 271 metrekaresi konut ve hizmet alanı, 11 bin 614 metrekaresi Özel Sağlık Tesisi, 4 bin 501 metrekaresi Özel Eğitim Tesis Alanı ve 3 bin 509 metrekaresi ticaret alanı olarak yapılandırılacak. Ortaklar 1 milyar 255 milyon liralık hasılatın yüzde 40’ına denk düşen yaklaşık 542 milyon lirasını Emlak Konut GYO’ya bırakacak. Projede hızlı tren, marinanın yanında deniz uçağı ve deniz taksi gibi unsurlar da yer alacak.
 

<-Geri

 1  2  3  4  5 Devam -> 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol